26.06.2025
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Türkiye bu cenderenin içerisine sığmaz. Türkiye gazetecisi ile aydınıyla siyasetçisiyle belediye başkanıyla, partileriyle bu cenderenin içine sığmaz. Türkiye taşar. Bu yoldan dönsünler. Bunun kazananı yok. Sonuçta ne AKP kazanabilir ne Cumhur İttifakı kazanabilir ne de Türkiye kazanabilir. Türkiye'nin kazanmasının bir tek yolu vardır o da adalettir. Türkiye bu cezaevini kapatmalıdır. Buradaki tutukluluklar bitmelidir" ifadesini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Silivri'de CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, belediye başkanları Utku Caner Çaykara, Hakan Bahçetepe, Hasan Akgün, Rıza Akpolat, PM üyesi Baki Aydöner, Belediye Meclis üyesi Ali Rıza Yılmaz ve gazeteci Fatih Altaylı ile görüştü.
Görüşmeye ilişkin açıklama yapan Emir, şunları kaydetti:
"O kadar çok arkadaşımız tutuklu ki, öylesine Silivri'yi tıka basa doldurdular ki ancak 7-8 arkadaşımızla görüşebildik. Burası gazetecilerin, siyasetçilerin, belediye başkanlarının, seçilmişlerin fiilen tutuldukları, tutsak edildikleri yer. İddianame bekliyorlar, yok. Atılı suçlara bakıyorsunuz iftiralardan başka, gizli tanık iddialarından başka somut bir delil yok. Oysa somut delil olmaksızın birilerinin bazı ifadeleri, iftiraları üzerinden sadece onlarla, bir kişiyi tutuklamak imkansızdır. Oysa bunu yaptıkları gibi bu kişilerin delilleri karartabileceğini veya kaçabileceğini iddia ediyorlar. Kim Ekrem İmamoğlu’nun kaçabileceğini söyleyebilir. Hakkındaki atılı suçların hepsinin içi boş, içini dolduramıyorlar. Delil bulamıyorlar, dosyayı ayağa kaldıramıyorlar. Bu nedenle de operasyon üstüne operasyon yapıyorlar o da yetmiyor tarlaları bahçeleri kazıyorlar, bulamıyorlar. O da yetmiyor, tam da bu nedenle iddianameyi yazamıyorlar.
"HERKES GÖRSÜN Kİ BURADAKİ ARKADAŞLARIMIZ MASUMDUR VE VEREMEYECEKLERİ TEK KURUŞ HESAP DAHİ YOKTUR"
Buradaki arkadaşlarımızın hepsini morali güçlü, hepsi dimdik ayakta, kararlı. Hepsi ilk girdiği günkü gibi dimdik ayaktalar ve bu hukuksuz düzenin eninde sonunda biteceğini biliyorlar. Ama yargılanmak istiyorlar. İddianame bekliyorlar ve yargılanmamız TRT ekranlarından gösterilsin diyorlar. Çünkü herkes görsün ki buradaki arkadaşlarımız masumdur ve veremeyecekleri tek kuruş hesap dahi yoktur. Yargılandıklarında masum oldukları açıkça ortaya çıkacaktır. Bugünden gazetelerde, televizyonlarda yandaş medyada olmayan delilleri gerçekmiş gibi ortalığa yayıyorlar, adeta savcılıkla koordineli çalışır gibi kim tutuklanacak, kim mahkemeye çıkacak, kim gözaltına alınacak diye önceden söylüyorlar. Bir haysiyet onur cellatlığı yapılıyor buna karşı da itirazımız var. Biz adil yargılamanın bir an evvel yapılmasını bekliyoruz özellikle tutuksuz yargılanmayı talep ediyoruz. Bu arkadaşlarımızın burada olması gerekmiyordu çoğu seçilmiş. Fatih Altaylı son derece etki gücü yüksek bir gazeteci. Kamusal bir görev yapıyor ve bu kişiler tutuklanmadan yargılanabilecek kişiler. Hiçbir yere kaçma olasılıkları yok, bu kişiler yargılandıklarında masum oldukları zaten ortaya çıkacak. Ama fiilen alıp hukuki dayanak dahi yokken ki Fatih Altaylı ile ilgili bir ceza maddesi dahi gösteremediler. Yani tehdide dönük olabilecek bir ceza maddesine dahi dayandıramadı savcılık tutuklama kararını. Şimdi bunun üzerinden bu kişileri cezaevinde tutmak demek aslında halkın iradesini hapse koymak demektir. Şu anda Silivri'de halkın iradesi demir parmaklıklar arkasındadır. Biz bunu reddediyoruz, kabul etmiyoruz.
"MUHALİF SAYDIKLARI MEDYA ORGANLARINA CEZA YAĞDIRMIŞLAR YİNE"
Aynı şekilde bugün dışarı çıktığımda öğrendim muhalif saydıkları medya organlarına ceza yağdırmışlar yine. Bir baskı da oradan geliyor. Yani nasıl seçilmişleri gazetecileri burada cezaevine koyuyorlarsa muhalif saydıkları medyayı da susturmak için, sindirmek için, sansür için, otosansür için herkes kendi söyleyeceğine, atacağı adıma dikkat etsin diye de ayrıca böyle baskılarla ilerliyorlar. O hale gelmişler ki ‘Ferdi Zeyrek çarpıldı’ diye bize göre aşağılık manşeti atan Yeni Akit'te ceza vermek yerine onu eleştirdi diye ceza veriyorlar. Biz buradan işte Yeni Akit'in yani Ferdi Zeyrek gibi herkesin tanıdığı, herkesin bildiği ve öldüğünde tüm Türkiye'nin ağladığı bir kişinin yaralanması sonrasına dahi ‘çarpıldı’ diyecek kadar aşağılık manşet atıyorlar.
"TÜRKİYE BU CENDERENİN İÇERİSİNE SIĞMAZ"
Türkiye bu cenderenin içerisine sığmaz. Türkiye gazetecisi ile aydınıyla siyasetçisiyle belediye başkanıyla, partileriyle bu cenderenin içine sığmaz. Türkiye taşar. Bu yoldan dönsünler. Bunun kazananı yok. Sonuçta ne AKP kazanabilir ne Cumhur İttifakı kazanabilir ne de Türkiye kazanabilir. Türkiye'nin kazanmasının bir tek yolu vardır o da adalettir. Bir an evvel adalete dönülmelidir. Herkes adalet talep ediyor. Görevli infaz koruma görevlilerine teşekkür etmek isterim. İnfaz koruma memurlarının görevlerini iyi yapma gayreti ve nezaketini de bir yere not etmek zorundayız. Türkiye bu cezaevini kapatmalıdır. Buradaki tutukluluklar bitmelidir. Ama Türkiye'yi bir açık hava cezaevine dönüştüren iktidar anlayışının da bir an evvel bitmesi gerekmektedir."
Ekrem İmamoğlu'nun 30 Haziran'da görülecek mahkemeye ilişkin bir mesajı oldu mu sorusunu yanıtlayan Emir, "Sayın İmamoğlu bu konu özelindeki görüşlerini bir yazı ile açıklayacağını bana ifade etti. Kendi görüşlerini derli toplu açıklayacaktır" dedi.